Karar yazarı Yıldıray Oğur, Türk kültüründe geçmişten bu yana köpekler ve insanların bir arada yaşadığını geçmişten örnekler vererek anlattı. Şehirlerin git gide büyüdüğünü ve köpeklerin yaşadığı yerlere insanların şehir kurduğunu ifade eden Oğur, “Ama yüzyıllardır kıtmirlerle birlikte yaşamış bir kültürde bütün köpekleri sokaklardan toplayıp uyutmak gibi toplu katliamın bir çözüm olarak savunulmasına, bu modern türcü temizliğe en fazla bu kültürün muhafazakarlarının karşı çıkması gerekir.” dedi.
Oğur, köpeklerle kurulan ilişkin Türk kültüründe mevcut olduğunu ve İslam’ında bu kültürü taşıdığını söyledi. Dini anlatıları hatırlatan Oğur, “İnançları yüzünden 307 yıl saklanan Ashab-ı Keyf’in yoldaşı Kıtmir adlı bir köpeğin, çölde kalmış bir köpeğe ayakkabısıyla kuyudan su alıp veren bir hayat kadınının cennete gittiğini söyleyen bir hadisin, köpekler, kedilerle ilişki üzerine onlarca hikmetli sözün, kıssanın, nasihatın, atasözünün olduğu bir medeniyette başka bir kültürün oluşması da mümkün değildi.” ifadelerini kullandı.
Köpeklerin de karakterleri olduğunu ve kriminal, suçlu köpeklerin de olduğunu ve uyutmanın onlar için çözüm yöntemlerinden biri olabileceğini söyledi. Oğur’un köpeklerle Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde kurulan ilişkiden örneklerle anlattığı köşe yazsının ilgili bölümü şöyle:
“Yani sokaklardaki köpekler de nüfusları arttığında onlarla ne yapacağımız meselesi de yüzlerce yıllık bir mesele. Şehirlerde yüzlerce yıl yerleşik bir birlikte yaşama dengesi kurulmuştu.
Bunu bozan göçler ve şehirlerin büyümesi oldu. Bu iki baskı yarattı.
Şehirler büyüdükçe köpekler şehrin tam içinde kaldı. Onların yaşadığı izbe yerler şehir oldu. Şimdilerde sorunun en sert yaşandığı yerlerin şehir dışındaki siteler ve çevresi olması bir rastlantı değil. Yani köpekler şehrin içine girmedi, biz köpeklerin yaşadığı yerlere şehirler kurduk.
Kırsaldan şehirlere artan göç de sorunun görünür olmasının nedenlerinden biri oldu.
Bu arada modernleşmeyle evde köpek beslemek diye bir adet yaygınlaştı. Ama köpekler ev sahibini ısırmak ya da bakımının zahmetli olması gibi sebeplerle kendileri kapının dışında buldular. Bu Avrupai geçici heves de sokaklardaki köpek sayısını artırdı.
Ama bütün bunları köpekler değil, insanlar yaptı.
Evet Avrupa’daki şehirlerde sokaklarda kediler ve köpekler yok. Ama zaten yüzlerce yıldır pek yoktu. Çünkü bu onların değil bizim kültürümüz. Ama onların şehirlerinde sokaklarda hayvan olmadığı, çok güvenli oldukları da ayrı bir propaganda.
Google’a Amsterdam, Londra, New York ile birlikte fare ve sıçan yazınca karşınıza çıkanları sadece okumak bile dehşete kapılmak için yeterli:
“ABD’nin en büyük kentlerinden New York’un ardından İskoçya’nın Glasgow kentini de fareler bastı.”
Kültürel olarak köpeklerle yüzlerce yıllık birlikte yaşama tecrübemiz de sonra sayıları artınca onlardan sıkılmamız da onlara az ötemizde ama yanıbaşımızda izbe yaşam alanları bırakmayıp her yere siteler, apartmanlar yapmamız da, televizyon filmlerinden heves edip eve alıp sonra sokaklara bırakmamız da hepsi bizim suçumuz.
Şimdi bunların hepsinin faturasını topyekün bütün köpeklere ve hayvanseverlere yıkmak büyük bir haksızlık. Çözüm olarak Devlet Bahçeli’nin bile anlayamadığı uyutmanın konuşulması da… Tabii ki saldırgan köpekler için böyle çözümler de olabilir. Köpeklerin de karakterleri, huyları var. Suçlu, kriminal köpekler var. Ama yüzyıllardır kıtmirlerle birlikte yaşamış bir kültürde bütün köpekleri sokaklardan toplayıp uyutmak gibi toplu katliamın bir çözüm olarak savunulmasına, bu modern türcü temizliğe en fazla bu kültürün muhafazakarlarının karşı çıkması gerekir. Yüzlerce yıllık bir kültürü bir yasayla ortadan kaldıramazsınız. Kıtmir 300 yıl uyumuştu. Hikayenin gerisi malum….”